<meta name='google-adsense-platform-account' content='ca-host-pub-1556223355139109'/> <meta name='google-adsense-platform-domain' content='blogspot.com'/> <!-- --><style type="text/css">@import url(https://www.blogger.com/static/v1/v-css/navbar/3334278262-classic.css); div.b-mobile {display:none;} </style> </head><body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://draft.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d28844103\x26blogName\x3dRazorMan%60s+Blog+Page\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dBLUE\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://acare84.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr_TR\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://acare84.blogspot.com/\x26vt\x3d-1415897019564224657', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

Toplumumuz Nereye Gidiyor Acaba?

Bugün aslında yazmayı düşünmüyordum.Ama dün izlediğim bir haberden sonra yazmaya karar verdim.İzlediğim haber Türkiye'de yaşanıyor ve toplumumuzun halini gözler önüne seriyor.Haberi anlatacak olursam;Cuma Namazı'nın saatini bekleyen yaşlı bir amca bastonunu yanına koymuş cami duvarında uyuyor.Buraya kadar herşey normal yaşlı amca uyuklarken bir adam geliyor ve amcanın bastonunu çalıyor ve hızla olay yerinden uzaklaşıyor.Yaşlı amca uyanıyor ve şaşkınlıkla etrafına bakınıyor bastonunu bulabilmek için. Bu hırsızlık anı kameralarca saniye saniye görüntülenmiş.Açıkcası bu haberi izleyince bu ülkede yaşadığım için utandım.Üzülerek söylüyorum ama evet utandım.Buda mı olacaktı?3,5 Para etmez bir bastonda mı çalınacaktı?Bir insanın yürüyebilmesi için gereken bir alet edavatı niye çalıyorsun ki e hırsız?Çok ama çok sinirlendim anlayacağınız.Yazıklar olsun burada suçlanması gereken o adam mı?Yoksa bizi yöneten ve o insanı hırsızlığa iten yöneticiler mi?(Gerçi ne olursa olsun hırsızlık çözüm yolu değil ve olmamalıda.)

Neyse hırsızlıktan başladık hırsızlıkla devam edelim.Maddi anlamda zararlı olan hırsızlıklardan farklı olarak birde düşünce hırsızlığıdır sürüp gidiyor güzelim ülkemde.TV'de hangi kanalı açsam aynı programlar,gazetede aynı haberler ve yazılar,internet sitelerinde aynı şeyler... Liste böyle uzayıp gidiyor ve hepsinde de aynı şeyler olsada yazan kişiler farklı.Eğer ülke olarak iyi bir yerlere gelmek istiyorsak bu tür alışkanlıklarımızdan kurtulmamız lazım.Aynı zamanda da yaratıcı olmalıyız.Neyse kafama takılan şeyleri anlatmaya çalıştım istemeden bazı kişileri kırmış yanlış anlaşılmış da olabilirim.(Her ne kadar yanlış olduğumu sanmasamda.)Bir dahaki yazımda görüşmek üzere hoşçakalın.

11 comments | Cumartesi, Haziran 24, 2006

İlkler Asla Ama Asla Unutulmaz

İki gündür aklımda olan bu konuyu bugün yazmaya karar verdim.Aslında daha öok bu konuyu otobüste düşündüm,ne yapayım şehirlerarası otobüslerde hep aklıma birşeyler geliyor yazmak için başka türlüde zaman geçmiyor zaman zaten otobüslerde:)Tabi kitap ve dergi türlü şeylerde okunabilir ama herkes uyurken geceleyinde onları yapmak pek iyi olmuyor benim açımdan.Neyse konuya dönersek otobüste hayatımdaki ilkleri düşündüm hep ve şöyle bir sonuca vardım evet insanın hayatındaki ilkler hiçbir zaman unutulmuyor!İnsanın ilk aşkı,ilk öpücüğü,ilk bilgisayarı,ilk arkadaşı,ilk bisikleti ve bunun gibi şeyler hepsinide tek tek hatırladım.Ve şunuda anladım insan ilk yaptığı şeyleri sonradan yapınca ilki kadar zevk alamıyor ne yazık ki.Herşeyin ilk en güzeli ve en temiz olanı.

Mesela ilk aşkımızdan bahsedelim kim unutmuştur ki ilk aşk yaşadığı insanı ve yaşadıklarını?Sonra ilk öpücük belkide hayatımızın en önemli anı çoğu kişi ve bana göre.İlkokul çoğu kimse sevmez İlkokulu ama nede olsa oda bir ilk ve bize okumayı ve yazmayı öğretiyor.Bugün hayatımızdaki ilklerden bahsetmek istedim.Ne kadar iyi yaptım orası tartışılır nede olsa bu benim ilk blogum ve heyacanım:)Bir dahaki yazımda görüşmek üzere hoşçakalın.

Dersteyken sınıfta çekilmiş bir fotoğraf ne kadar mutlu değil mi,kameralara gülümsüyor.Birde bana sorun onu:(

5 comments | Cuma, Haziran 16, 2006

Yalnızlığın İnsana Verdiği Güzel Tat

Eminim bu başlığı görünce hemen aşkı düşündünüz.Ama bu başlığın aşkla alakası yok.Burada anlatmak istediğim olay insanın yalnızlağa olan ihtiyacı.Bunu anlatmamın nedeni benim yalnızlıktan çok hoşlanmam.İnanın yalnız kalınca kendimi çok zinde ve dinlemiş hissediyorum.Yani anlayacağınız bir gün şehirden ve seslerden uzakta bir çiftlik evi almak en büyük hayalim.Artık iyice sıkılmaya başladım bu şehir hayatından ve kalabalıktan.Tamam herşey iyi güzelde insanın biraz yalnızlığıda ihtiyacı var, kendisini dinlemesi ve kafasını boşaltması için.Bu sıralar yapmaktan en çok zevk aldığım şeylerden birisi yalnız başına evimde müzik dinlemek sizde deneyin eminim ki kendinizi iyi hissedeceksiniz.Çoğu kişi yalnız kalmaktan korkar ve üzülürler.Ama ben tersine yalnızlığı ve yalnız kalmayı seviyorum.Bilmiyorum ki bende mi sorun var?Ama zannetmiyorum herkesin kişilikleri farklı.Çocukluğumdan beri yalnız kalmayı sevdim.Şöyle yalnız başınıza bir bankta oturup denizin ve kuşların sesini dinleyeceksiniz.

Birlikteliklerde bile biraz yalnız kalmak insana iyi gelebiliyor diye düşünüyorum hep birlikte hep birlikte olmaz ki:)Neyse yalnızlık konusunda bu kadar konuşmak yeterli diye düşünüyorum zaten saçmalayacağım kadar saçmalamışım ama kafamdaki düşünceler böyle.Neyse benden bugünlük bu kadar bitirmeden bari şunu ekleyim yazıyı okuduktan sonra konusu yalnızlık olmasa bile sessizlikle ilgili olan Depeche Mode’un Enjoy The Silence şarkısını dinlemenizi öneriyorum.Hoşçakalın:)

1 comments | Salı, Haziran 13, 2006

Formula 1 Nereye Gidiyor?

İzlemekten en çok hoşlandığım spor dallarının başında Formula 1 gelir,hatta futboldan bile daha çok severim.Ama son birkaç yıldır Formula 1'de dönen dolaplar beni yeterince sıkmayı başardı.Formula 1'i 1996 Yılı'ndan beri dikkatlice ve kesintisiz bir şekilde izlemekteyim.Tuttuğum takım ise Ferrari.Her şeyin eskisini aradığım gibi eskiden de Formula 1 daha iyi ve zevkliydi.

Neden derseneniz;öncelikle Pit Stop'lardan bahsetmek istiyorum,eskiden öyle sırayla çıkma olayı falan yoktu.1 Saat boyunca pilotlar istediği zaman çıkıp zaman turlarını yaparlardı.Pilotların 12 Tur şansı vardı.Tabi bir tur boş tur olduğu için esasen 6 Tur zaman turu oluyordu.Genelde çekişme son turlarda olurdu ve bu olaya gerçektende çok zevk katardı.Ama son yıllarda ne yaptılar herkes sırayla ve tek tur atıyordu.Ve o turda en hızlı zamanları yapmaları isteniyordu,o turda hata yaptılarsa pilotlar o zaman vay hallerine,son sıradan başlıyorlardı. Neyse bu sene FIA azda olsa akıllandı da Pit Stop'ları eskisi gibi olmasada yine zevkli hale getirmeyi başardı.Şimdi gelelim yarışlara;burada da bir Ferrari ve Michael Schumacher'i durdurma politakası olduğuna inaniyorum.Hele ki geçen sene sırf Ferrari'yi durdurmak için Pit Stop'larda lastik değiştirmeyi yasaklamışlardı ve sonuçta başarılıda oldular tebrik ediyorum FIA'yı buradan.Gerçi Ferrari yinede geçen sene yavaştı her şeye rağmen.Bu seneye dönecek olursak son Monaco Yarışı'ndan sonra ise iyice sinirlendim.Çünkü göz göre göre Michael Schumacher'in birinciliği elinden alındı.Neymiş efendim Schumacher pilotları yavaşlatmışmış sıralama turlarında.Yahu adam o kadar açıklama yaptı takımla bağlantım yoktu arkamda yarışcı olup olmadığını bilmiyordum diye yinede dinletemedi ve yarışa son sıradan başladı.Ama kendisine verilen cezayada sert bir şekilde cevap verdi.Monaco gibi bir pistte son sıradan başlayıp berşinci sırada bitirmeyi çoğu pilot başaramaz.Burada da Michael Schumacher'in büyüklüğü görülüyor zaten.Tek olmasını istediğim şey ilerde bu gibi olayların olmaması,yani bir takımı durdurup bir diğerinin kazanmasının istenmesi son derece saçma.Bugün yapılacak İngiltere Grand Prix'inde de Ferrari'ye başarılar diliyorum.İnşallah iyi bir yarış olur.

Yazımı bitirmeden birkaç da diyeceğim var.Niye son yıllarda PC'ye başarılı Formula 1 Simulasyonları çıkmıyor?Eskiden ne güzel Microprose'un Grand Prix serileri ve Ubisoft'un F1 Racing Simulation serileri vardı.Kaç yıl oldu şöyle başarılı Formula Simulasyonu oynamayalı,şöyle başarılı bir oyun gelsede oynasak sabırsızlıkla bekliyorum.Ekleyeceğim diğer bir nokta ise yarışların CNN Türk'ten yayınlanmasına alışamadım bir türlü ve de sevmiyorum.Adamlar resmen Renault'un taraftarı hem anlatırken yaptıkları ve hemde reklamlar herşeyi belli ediyor zaten.Bence spor yayınları tarafsız olmalı.Eskiden NTV ne güzel tarafsız yayın yapardı,Formula 1'in NTV günlerini özledim açıkcası.Neyse benden bugünlük bu kadar bir dahaki yazımda görüşmek üzere hoşçakalın:)

3 comments | Pazar, Haziran 11, 2006

Eski Çizgi Filmler Ve Çocukluğumuz

Kusura bakmayın uzun süredir bloguma yazamadım.Ama bugünden itibaren yeniden yazmaya başlayacağım aksatmadan.Bugün size çocukluğumdan ve de çocukken izlediğim çizgi filmlerden bahsetmek istiyorum.Neden derseniz şimdilerde ne zaman televizyonu açsam abuk sabuk Japon Çizgi Filmleri görmeye başladım.Hepside şiddet içeriyor.Bugünkü çocukların bu tür çizgi filmler ile büyümesi de beni üzüyor açıkcası.İlerde belkide sırf bu yüzden çok kötü olaylar olacaktır.İnşallah yanılırım.

Bir Pokemon ve de türevleridir gidiyor..Eskiden böyle çizgi filmler mi vardı ya biz küçükken.Ne güzel Red Kit,Tom & Jerry,Tiny Toons,Denver:The Last Dinasour,Beverly Hills Teens,He-Man,She-Ra,Şirinler,Alvin ve Chipmunklar,Temel Reis,Snoopy,Garfield ve de adını unuttuğum nicesi gibi güzel çizgi filmler vardı.Şimdiki çocuklar bunları izleyemediği için bence birazda şanssızlar.Böyle Pokemon gibi çizgi filmler yayınlanıyor sonra duyuyoruz bir çocuk kendini Pikachu zannedip camdan atladı.Çocukların gelişimini etkileyen çizgi filmler işte.Tamam eski çizgi filmlerde de bir şiddet vardı ama eski çizgi filmlerdeki şiddet çok safçaydı.Hatırlarmısınız Coyote'nin Road Runner'ı yakalamak için uğraşması ve bir türlü becerememesi ve başına binbir türlü şeyin gelmesi.Yeni çizgi filmlerde ise eskilerinin saflığı yok bence tabi bu benim fikrim:)84 Yılı'nda doğup çocukluğumu doyasıya bu çizgi filmleri izleyerek ve de sokakta top oynayarak yaşadığım için şükrediyorum.Bugün sizlerle bu konuyu paylaşmak istedim.Yarın veya daha yakında görüşmek üzere hoşçakalın.Sizlere sevdiğim çizgi film karakterlerinin resimleri ile veda ediyorum:)

2 comments | Çarşamba, Haziran 07, 2006