<meta name='google-adsense-platform-account' content='ca-host-pub-1556223355139109'/> <meta name='google-adsense-platform-domain' content='blogspot.com'/> <!-- --><style type="text/css">@import url(https://www.blogger.com/static/v1/v-css/navbar/3334278262-classic.css); div.b-mobile {display:none;} </style> </head><body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar.g?targetBlogID\x3d28844103\x26blogName\x3dRazorMan%60s+Blog+Page\x26publishMode\x3dPUBLISH_MODE_BLOGSPOT\x26navbarType\x3dBLUE\x26layoutType\x3dCLASSIC\x26searchRoot\x3dhttps://acare84.blogspot.com/search\x26blogLocale\x3dtr_TR\x26v\x3d2\x26homepageUrl\x3dhttp://acare84.blogspot.com/\x26vt\x3d-1415897019564224657', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

Wish You Were Here!

Bu yazıları niye buraya yazıyorum bilmiyorum ama yazıyorum işte, belki senden başka onlarca kişi okuyacak buraya yazdıklarımı ama sen okumayacaksın, ama ben genede yazacağım bu aptal blog köşesine bir umutla, yandaki resimi görmüşssündür kırmızı bir tüy koydum, onun ne anlama geldiğini sadece sen ve ben biliyoruz. Ne olursa olsun sen hala aklımdasın, sanki geçmek bilmeyen bir hastalık gibi, ve bu hastalık artık beni bitip tüketmeye başladı, bunca sene oldu, gelir geçer dedim ama şiddeti katlanarak arttı, arttı ve sonunda beni içinden çıkılmaz bir duruma soktu. Belki ben hatalıydım ama bu kadarınıda hak etmiyordum, ayrıca yaptığımın hatayla alakasıda yoktu. Şu anda yanımda olmanı ne kadar çok isterdim tahmin bile edemezsin, içinde buluduğum acıdan beni kurtarabilecek yegane kişi sensin. Senin gülüşünü, bana seslenişini, soğuk havalarda ceketimi istemini özledim, kısacası seni çok ama çok özledim.

Cause I'm broken when I'm open
And I don't feel like I am strong enough
Cause I'm broken when I'm lonesome
And I don't feel right when you're gone away

4 comments | Cumartesi, Ekim 21, 2006

Holiday Without Delay

Kuzenlerim ve benim ilk The Movies filmimiz, gelen taleplere göre yenileride çekilecek:D

Filmin Adı: Holiday Without Delay
Seslendirenler: Jack Carver: Emre Acar, Christoph Romould: Burak Yazar, Anezka Romould: Berk Yazar



Yorumlarınızı bekliyoruz:)

7 comments | Salı, Ekim 17, 2006

Kışa İlk Adım

Bugün itibariyle apartmanımızda kışın ilk kaloriferi yandı, bu bana seneler boyunda kışa ilk adım olarak gelmiştir. Bu sene yaz mevsimi ne çabuk geçti anlamadım, işin garibi bu sene sonbaharı da yaşayamadık, direk olarak Kış'ın soğukları bastırdı. Gerçi bu beni üzüyor mu hayır aksine soğuk ve yağışlı havalardan hoşlanıyorum, kendimi daha iyi hissediyorum. Günboyu o soğukta üşüdükten sonra sıcacık evinize girmenin zevkini hiçbirşeye değişmem. Sonra gece yatarken buz gibi yatağa yatıp ısınmaya çalışmak, kestane pişirip yemek çok garip düşünüyor olabilirim ama benim gibi düşünenlerde vardır. Kar yağdığı zamanda kızaklarla kaymak ve kar topu oynamak, kış mevisimini bana özleten etmenlerden, peki yaz aylarını sevmiyor muyum? Hayır pek sevmiyorum sadece denize girmeyi seviyorum yaz aylarında. Neyse daha karın yağmasına çok var ama ben yinede şimdiden kalorifer yandı diye seviniyorum, bir dahaki yazımda görüşmek üzere hoşçakalın:)

9 comments | Pazar, Ekim 15, 2006

Hiç Kendinizi Boşlukta Hissettiğiniz Oldu Mu?

3 gündür kendimi bir boşlukta hissediyorum, hiçbir şey yapasım gelmiyor, ne olursa olsun yüzüm gülemiyor, sadece yapmak istediğim evde kalıp yatıp uyumak, neden böyle hissediyorum açıkcası bende bilmiyorum. Genelde bilgisayarda oyun oynardım ama bir oyunu oynayacağım zaman oyunu kuruyorum sonra 2 dk. bakıp tekrardan siliyorum. Daha önce hiç kendimi böyle hissetmemiştim. Dışarı çıkıp biraz hava almakta istemiyorum, sadece yaptığım bilgisayarın başında boş gözlerle bilgisayarın monitörüne bakmak. Herhalde zaman zaman herkeste olur bu durum ama pekte duymadım, yoksa depresyona mı giriyorum ne oluyorsa... Bu hafta yüzümü tek güldüren şey Silent Hill Filmi'nin vizyona girmesi, haftasonu büyük bir ihtimal sinemada izlemeye gideceğim, gerçi filmi DivX olarak izledim ama sinemada bir daha gitmek istiyorum. Gerçi istemiyorum şu anda ama yarın veya Pazar günü isterim inşallah, ben niye gideceğim ki sinema bana gelsin. Buraya bunları yazmakta istemiyorum ama işte belki yazınca rahatlarım düşünceside var içimde, arka planda da Staind-Trippy çalıyor, bu kadarda yazdığım konuyla alakalı olması şarkının gerçekten de endişelendiriyor beni. En iyisi yazıyı burada kesmek, biran önce eski neşeli, istekli ve herşeyden zevk alan halime dönmek istiyorum. Bir dahaki yazımda görüşmek üzere hoşçakalın;)

16 comments | Cumartesi, Ekim 14, 2006

Hoşgeldin Ramazan

Öncelikle şunu belirteyim bu yazıyı daha önce yazmayı planlıyordum, ama başıma gelmeyen aksilikler kalmadı, yani başlığa bakıp Ramazan'ın ortasına geldik bu adam ne diyor demeyin.:) Evet Ramazan Ayı'nı çok severim, tüm ailece açılan iftarlar ve birbirinden güzel yemeklerin olduğu masalar...

Ama şimdi anlatacaklarım pekte öyle güzel şeyler değil. Bunlar aslında her Ramazan yaşanan şeyler, televizyonlardan izliyoruz, herkes kalabalık olarak türbeleri ziyarete gidiyorlar, tabi türbeler ziyaret edilmeli bunlar güzel olaylar ama, ama türbeye gidipde orada dua etmek yerine dilek diliyor insanlarımız. Hatta geçen gün haberlerde bir türbede toprak içip iyileşeceklerini zanneden insanlarımız var. 21. YY'a girdiğimiz bu zamanlarda hala hurafelere inan insanlarımızı görmek inanın beni çok üzüyor. Ayrıca yine haberlerde Peygamberimizin sakalını ve hırkasını görüp ağlayan insanlarımız var. Bunlarada anlam veremiyorum. Yani sadece ondan hatıra kalan bir hırka bunu görünce ağlamanın ve fenalık geçirmenin anlamı ne? Neyse anlatacağımı anlattım, yani bir Ramazan'da da bu olaylar yaşanmasa kötü mü olur? Ayrıca hemen araya sıkıştırayım Ramazan Davulcu'larını seviyorum, kaldırılmamalı, onlarda geçimlerini sağlamakla uğraşıyorlar, işsizliğin had safhada olduğu bir ülkede bırakın işlerini yapsınlar. Daha var ama şimdiden herkesin Ramazan Bayramı'nı kutluyorum. Bir dahaki yazımda görüşmek üzere hoşçakalın:)

7 comments | Cuma, Ekim 06, 2006