<meta name='google-adsense-platform-account' content='ca-host-pub-1556223355139109'/> <meta name='google-adsense-platform-domain' content='blogspot.com'/> <!-- --><style type="text/css">@import url(https://www.blogger.com/static/v1/v-css/navbar/3334278262-classic.css); div.b-mobile {display:none;} </style> </head><body><script type="text/javascript"> function setAttributeOnload(object, attribute, val) { if(window.addEventListener) { window.addEventListener('load', function(){ object[attribute] = val; }, false); } else { window.attachEvent('onload', function(){ object[attribute] = val; }); } } </script> <div id="navbar-iframe-container"></div> <script type="text/javascript" src="https://apis.google.com/js/platform.js"></script> <script type="text/javascript"> gapi.load("gapi.iframes:gapi.iframes.style.bubble", function() { if (gapi.iframes && gapi.iframes.getContext) { gapi.iframes.getContext().openChild({ url: 'https://www.blogger.com/navbar/28844103?origin\x3dhttp://acare84.blogspot.com', where: document.getElementById("navbar-iframe-container"), id: "navbar-iframe" }); } }); </script>

İstemeden de Olsa Bırakmak

Bazı şeyleri istemesek de bırakmak durumunda kalırız. Bazı zamanlarda ise bırakmaya gerek kalmaz sadece ara vermek zorunda kalırız bu kısmen ilk seçenekten daha iyidir. Ama sonuçta her ikisi de insanı üzer. Bunları neden anlatıyorum çünkü çok sevdiğim birşeyi bırakmak zorundayım, size buradan bunun ne veya kim olduğunu söylemeyeceğim. Sadece bu yazıları içimi dökmek ve ruhumu rahatlamak için yazıyorum, ne demişler paylaşmak insanı rahatlatır. Evet ama yinede tam olarak karasızım o şeyi bırakıp bırakmamak konusunda yaklaşık 2 veya 3 haftadır düşünüyorum. Belki ara vermek daha iyi olacaktır ama bu kadar işin arasında birde ona zaman ayırmak beni çok ama çok yoruyor. Ama bir yandan da bunu çok seviyorum, kararsızım işte. En iyisi Placebo'dan Follow The Cops Back Home'u dinlemek. Evet Evet öyle yapmak en iyisi ve hiç ilerisini düşünmeden zamanı yaşamak, belkide en doğrusu budur. Bu aralar blogumu aksatıyorum, kusura bakmayın ama türlü işlerin arasında yazı yazmak gerçekten de çok zor gelmeye başladı ama gene de bu blogu açtıysam sonuna kadar sürdüreceğim bundan hiç şüpheniz olmasın. Yazımın sonuna gelerken Şanlıurfa'ya askerlik için giden Güner Mutlu arkadaşıma selamlarımı yolluyorum, biran önce dönde senle yapılacak işlerimiz var. Bir dahaki yazımda görüşmek üzere hoşçakalın diyorum ve Medieval II: Total War'ıma geri dönüyorum. :)

5 comments | Salı, Aralık 19, 2006

Nedir Bu PS3?

Çıkışı adeta yılan hikayesine dönen ve çıktığı zamanda kendinden değil de yaşattığı olaylar nedeniyle çok fazla konuşulan Sony'nin yeni para makinesi. Evet, millet şimdilik sınırlı sayıda üretilen bu konsolu elde edebilmek için birbirini vurdu, hırsızlık yaptı, karaborsada milyarlar kazandı. Peki neden böyle oluyor? Evet Sony'nin konsollarda çok büyük bir pazar payı var buna katılıyorum ve herkeste bu yeni canavarı görmek ve sahip olmak istiyor. Ama bir konsol için insan mı vurulur yahu, ne hale gelmiş Dünya da haberimiz yok. Açıkcası ne PS3 ne de Xbox 360 veyahut başka bir konsol beni zerre kadar alakadar etmiyor. Ben PC ile büyüdüm ve ölene kadar da PC kullanacağım. Yani bu haberleri duyunca hm gülüyorum hem de çok üzülüyorum. Demek bu insanların bir konsol için yapmayacakları şey yok, Afrika'da insanlar aç, susuz yaşam mücadelesi veriyor bu adamlar karaborsadan 10.000$'a gidiyorlar konsol alıyorlar, yani üzülmemek elde değil anlayacağınız.

Bir diğer husus ise konsol savaşları, hadi bu neyse firmalar arasında ama bazı internet sitelerinde ve forumlarında bu iki konsolların fanboyları türemişler. Biri diyor Xbox çok iyi biri diyor PS3 iyi. Yani ne var anlamıyorum sanki bu kişilerin akrabaları Sony veya Microsoft'da çalışıyorlar da böyle kendilerini sevdikleri konsola bir laf gelince savunma ihtiyacı duyuyorlar. İsteyen istediği konsolu alır kimsenin kimseye karışma hakkı yoktur. Evet, ne Xbox ne de PS3 bana göre her ne kadar konsolları sevmesemde bir Wii almayı düşünmüyor da değilim. Sırf kontrolleri yüzünden çok ama çok ilgimi çekiyor. Şöyle PC'min yanında o da olsa hiçte fena olmaz diyorum, yalnızca diyebiliyorum. Çünkü o alet bile ülkemizde 800 YTL'ye satılıyor, dışarda 200$ yani kısaca yuh diyorum. Dediklerim sırf bu yüzden lafta kalıyor anlayacağınız. İlerde belki fiyatı 300 YTL falan olursa ama alabilirim. Neyse uzun oldu gibi biraz. Bir dahaki yazımda görüşmek üzere hoşçakalın. :)

4 comments | Pazar, Aralık 10, 2006